Bir kadının kalbini fena kırmış bir adam...
O adamı öldürmek için çölü geçmeyi göze almış dört kadın... Düğümlere Üfleyen Kadınlar bu yolculuğun romanı. Ne kadar sevilse de tamir olmayan o yaralı coğrafyada, Ortadoğu’da geçiyor. Saraylar devrilip, meydanlar dolarken sorular kalıyor geriye. Her yola en az bir soruyla çıkılır çünkü: Bir kadın ya da bir ülke nasıl sevilir sahiden?
"Amira, bize kadınları nasıl seveceğimizi anlatan bir kitap lazım. Yoksa hep böyle şapşal ve kavruk kalacağız. Bize kadınların nefesini genişletecek, o nefesin rüzgârına yelken açmamızı öğretecek bir kitap lazım. Yoksa biz ne kadar sevilsek tamir olmayız."
(Tanıtım bülteninden)
10 Mart 2013 Pazar
EINSTEIN/WALTER ISAACSON
20. Yüzyılın en önemli kuramsal fizikçisi olarak kabul edilen Albert Einstein’ın, sıra dışı yaşam hikâyesine doğru etkileyici bir yolculuğa hazır olun!
CNN’de yönetim kurulu başkanlığı ve Time dergisinin yazı işleri müdürlüğü gibi önemli pozisyonlarda görev alan ve halen Aspen Enstitüsü’nün başkanlığını sürdüren, Kuzey Amerikalı biyografi yazarı Walter Isaacson tarafından kaleme alınan bu değerli kitap Albert Einstien’ın, tüm eserleri ortaya çıktıktan sonra yazılan ilk kapsamlı biyografisi.
Isaacson, tüm dünyada büyük satış rakamları yakalayan ‘Benjamin Franklin: Bir Amerikalının Hayatı’ adlı biyografi kitabında olduğu gibi bu kitabında da yine pek çok bilinmeyeni ortaya çıkarmaya çalışıyor. Yazar bu kez, Einstein’ın bilimsel düş gücünün, isyankâr doğasından nasıl çıktığını gösteriyor bizlere…
Einstein’ın zihni nasıl işliyordu? Onu dâhi yapan neydi?
Bunlar gibi pek çok sorunun yanıtı, bu büyüleyici ve ilham verici kitapta!..
Kaynak:tudem.com
CNN’de yönetim kurulu başkanlığı ve Time dergisinin yazı işleri müdürlüğü gibi önemli pozisyonlarda görev alan ve halen Aspen Enstitüsü’nün başkanlığını sürdüren, Kuzey Amerikalı biyografi yazarı Walter Isaacson tarafından kaleme alınan bu değerli kitap Albert Einstien’ın, tüm eserleri ortaya çıktıktan sonra yazılan ilk kapsamlı biyografisi.
Isaacson, tüm dünyada büyük satış rakamları yakalayan ‘Benjamin Franklin: Bir Amerikalının Hayatı’ adlı biyografi kitabında olduğu gibi bu kitabında da yine pek çok bilinmeyeni ortaya çıkarmaya çalışıyor. Yazar bu kez, Einstein’ın bilimsel düş gücünün, isyankâr doğasından nasıl çıktığını gösteriyor bizlere…
Einstein’ın zihni nasıl işliyordu? Onu dâhi yapan neydi?
Bunlar gibi pek çok sorunun yanıtı, bu büyüleyici ve ilham verici kitapta!..
Kaynak:tudem.com
7 Mart 2013 Perşembe
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
8 MART Dünya Emekçi kadınlar Günü Kutlu Olsun!
8 mart dünya emekçi kadınlar günü tarihçesi
"8 Mart günü, emekçi kadınların mücadele tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Bundan yaklaşık 150 yıl önce, Amerika’da New York’lu kadın tekstil işçileri sokağa çıktıklarında tek bir istekleri vardı: Eşit işe eşit ücret ve günde 16 saat olan çalışma saatlerinin düşürülmesi... Kısacası hayvan gibi çalıştırılmak istemiyorlardı.
Ama patronların ve ABD devletinin yanıtı hayvanca oldu. Grev zor kullanılarak bastırıldı, fabrika ateşe verildi ve yüzlerce kadın yanarak öldü.
Ancak emekçi kadınların mücadelesi bu olaylarla bitirilemedi. Bu büyük katliamdan yaklaşık 50 yıl sonra 8 Mart 1908’de bu kez Chicago’da, kadınlar yine sokaklara çıktı. Bu kez talepleri çok daha ileriydi: 8 saatlik işgünü istiyorlardı, oy hakkı istiyorlardı, çocuk emeğinin sömürüsünün engellenmesini istiyorlardı.
Yanıt yine gecikmedi... Sokaklarda gösteri yapan emekçi kadınların üstüne ateş açıldı, bir günde 140 kadın emekçi öldürüldü, yüzlercesi tutuklandı.
8 Mart’ın tarihi işte böylesine kanlı bir mücadele geçmişine dayanıyordu. 1910 yılında toplanan 2. Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı’nda Clara Zetkin’in önerisiyle dünya emekçi kadınlarının taleplerini ortaklaşa dile getirebilecekleri bir gün olan 8 Mart “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak ilan edildi.
Onlar, New York ve Chicago caddelerinde kurşunlananlar, emeğiyle geçinen ve emeğini savunan insanlardı. Bugün 8 Mart gününü kokteyl ve balolarla sözde kutlamaya çalışan politikacı eşleriyle keyfi yerinde burjuvaların bile bile üstünden atladıkları gerçek, 8 Mart’ın tarihinin kanla yazılmış olmasıdır."
4 Mart 2013 Pazartesi
3 Mart 2013 Pazar
MUZ SESLERİ/ECE TEMELKURAN
Hep bir iç savaştır aşk. Bir neden arar kendine… Tıpkı Ortadoğu gibi… Ruhla etin bitmeyen savaşı gibi. Ece Temelkuran'ın ilk romanı 'Muz Sesleri', herkesi hiç kimse yapan sessizlikten kurtulmanın, kendi Ortadoğunuzu bulmanın romanı.
Temelkuran, Beyrut’ta yazdığı romanıyla, Türkiye’ye, “Aslında sen de Ortadoğulusun,” diyor. Odağında erkeklik, kadınlık, savaştaki şiir, İslami direniş gibi kavramların yer aldığı 'Muz Sesleri’nde Temelkuran, okurlarına yeni bir dil ve şaşırtıcı bir kurguyla aşkı ve savaşı anlatıyor.
Kaynak:ntvmsnbc.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)