Bir tarih kitabı sanki Pınar Selek’in İletişim Yayınları’ndan çıkan Yolgeçen Hanı romanı; Türkiye tarihi. Yedikule’de, Selek’in sosyolog gözünün zenginleştirdiği karakterlerin oluşturduğu bir mahalle. Mahallede acılar, üzüntüler, dışarda bırakılanlar, hayallerini gerçekleştiremeyenler, gerçekleştirenler, uzaklara gidenler, gitmek isteyenler, açılan fallar, ölümler, suskunluklar, konuşulamayanlar, üstü örtülen tarih… Ne yaşarlarsa yaşasınlar sonunda birbirine tutunan, birininden destek alan insanlar. Ben sanırım en çok insana dair taşıdığı umut yüzünden sevdim bu kitabı, hayata dair de.
Eczacı Cemal, Hasan, Rafi, Elif, Sema, Salih, Artin Usta, Madem Zabel, Hande Abla, Gülistan, Gülizar, Nahide, Futbolcu Kemal… Bu ülke ne acılar çektirdi insanlarına, çektiriyor. Ne 6-7 Eylül’den sonra özür diledi, ne 12 Eylül’den sonra. Yüreklerde biriktikçe birikti acılar. Peki bir mahallede birikirse hepsi acıların, taşmaz mı yüreklerden? İnsan acısı taşınca mı dokunur diğerine, yaslanır, o zaman mı anlar? Bir yarayı sızlatıyor kitap, ama ardından hep “umut var” diyor, insanın olduğu, insanın birbirine değdiği yerde umut var.
Uzaklarda yazdı Selek bu kitabı, kitabın kahramanlarından Elif gibi, ülkesine özlemle bakarken. Ama belli ki aslında hiçbir zaman uzakta değilmiş, hiçbir zaman da umudunu yitirmemiş, burada ona inanan insanlardan oluşan sıcacık bir mahalle olduğunu bilerek yazmış. Bir Yolgeçen Hanı hayal etmiş, hayallerini uzaklarda aramayanlar için, uzağa da gitseler unutmayı bilmeyenler için.
Pınar Selek’in hanında soluklanmalı, ama konuşmalı en çok, çaylar kahveler eşliğinde, unutturulmak istenenlere inat konuşmalı, bilmeyen kalmasın diye anlatmalı. Ateşin çevresinde çocuklara masallar değil de ülkenin gerçek tarihini anlatan nineler, dedeler hayali kurdurdu bana bu kitap. Böyle dağılırsa dağılır ancak karanlık, evet hepsi burda oldu, evet bunları insanlar yaptı, ama korkma, diye sarılarak anlatmalı o çocuklara, sen korkma ki, sen bil ki bir daha olmasın.
(Kaynak:tramvayduragi.com)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder